"Dünyada halk kültürünün, halklar arasında yakınlaşmaya ve dünya barışına büyük katkılar sağlayacağına bizler inanıyoruz" - Hayrettin İvginlə söhbət

 

- Hoş bulduk, hocam. İşleriniz nasıl gidiyor? Azerbaycan'a seferiniz oldu. Nasıl keçdi seferiniz?

- Teşekkür ederim Tural Bey! Siz nasılsınız? Azerbaycan'a bu seferimiz benim için çok yararlı oldu. AMEA Edebiyat Enstitüsünü, AMEA Folklor Enstitüsünü, ayrıca Azerbaycan ?şıklar Birliğini, Milletlerarası İlimler Akademisi Azerbaycan Bölmesini, Müdafaa Sanayisi Bakanlığı Milli Aerokosmik Acentliğini ziyaretlerim benim için son derece verimli oldu.

- Türk dünyası edebiyat ve halk bilimi yönünde hangi işlere varılmakda? Bu işleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Türk dünyasıyla, edebiyyat ve halk bilimi açısından geçmiş yıllara göre daha sıkı bir ilişki geliştirildi. Bu memnuniyet verici bir durumdur. Türk dünyası içinde her bağımsız Türk devleti, hatta diğer özerk cumhuriyet ve Türk toplulukları çok önemli derlemeler, araştırmalar ve değerlendirmeler yapıyorlar ve bunları kitaplarda, dergilerde yazı bütünlüğü halinde yayımlıyorlar. Bunlar bizlere önemli birikimler ve bilgiler kazandırıyor.

Tural Bey, biliyorsunuz dünyada "Karşılaştırmalı Edebiyat", "Karşılaştırmalı Halk Bilimi" gibi bu alanda çalışmalar yapılıyor. Karşılaştırmalı edebiyat ve karşılaştırmalı halk bilimi daha çok Avrupa Birliği ülkelerinin başvurduğu bir çalışmadır. AB'ye üye ülkeler birbirlerini daha iyi anlamak, daha çok kültürel yaklaşma ile birlikteliklerinin süresini uzatmak, kültürlerinin ve halk biliminin ortak noktalarıyla bir Avrupa kültürü oluşturmak istemektedirler. Bizim Türk üniversitelerinde de "Karşılaştırmalı Edebiyat" dersleri ve uygulamaları son 30 yıldır var. Ancak bizim üniversitelerimiz; edebi ürünlerimizi batının veya Türk olmayan unsurların edebi ürünleriyle karşılaştırmak ve bunlardan bir sonuç almak istemektedirler. Oysaki bizler karşılaştırmalı edebiyat ile karşılaştırmalı halk bilimi ürünlerini, Türk dünyası devletlerinin ve Türk halklarının kültürel ürünleriyle gerçekleştirmemiz gerekir. Biz son yıllarda buna önem veriyoruz. Ortak Türk dünyası edebiyatı ve ortak halk bilimimiz ancak böyle oluşturulabilir diye düşünüyoruz ve sonuca ancak bu şekilde erişebiliriz.

Ama öncelikle Türk dünyası edebiyatçıları ve halk bilimcileri, derleme çalışmalarını ve araştırmalarını hızlandırmaları gerekmektedir.

- Beraber elmi çalışmalar hakkında yeni hangi projeler var?

- Biz Türk dünyası edebiyatı ve halk bilimi konusunda 30 yıldan daha fazla bir süredir birlikte ilmi çalışmalar yaptık ve yapıyoruz. Özellikle Azerbaycan bilim insanları ve araştırmacıları ile bu çalışmaları başlattık. Bu çalışmalar; bilimsel toplantılar düzenlemek, ortak yayınlar ve çeviriler yapmak, bilimsel toplantıların bildirilerini yayımlamak biçiminde gerçekleştirildi. Türk dünyası ülkelerinin bilim kuruluşları, bilim insanları, sanatçıları, edebiyatçıları, şairleri, yazarları hazırlanan projelerde yer aldılar.

Çok değerli sonuçlar elde ettik. Bu çalışmaları yeni projelerle devam ettireceğiz. Özellikle Azerbaycanımızın büyük bir zafer sonucu 30 yıldır işgal altında bulunan toprakların yeniden kazandırılması sonunda; buraların kültürü, edebiyatı ve halk bilimi üzerinde çalışmalara odaklanmak istiyoruz. AMEA Folklor Enstitüsünün Karabağ ile Şuşa ve diğer rayonlarla ilgili geçmişte yaptıkları önemli derlemelere, şimdi yenilerinin eklenmesini, birlikte yapmayı düşünmekteyiz ve bu konuda projeler geliştirme çalışmalarını başlatmak düşüncelerimiz bulunuyor. Tabiki bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlarla ilişkilerimizi ve görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

- Sizin eğitim, şiir, edebiyat, folklor, halk edebiyatı, deneme, eleştiri, tanıtma, genel kültür, siyaset bilimi gibi konularda eserleriniz var. Yani elme baş vuran genç alimlere ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

- Yazmaya, şiire, sanata, ilime ve araştırmacılığa heves eden, çalışmalarına başlamak isteyen gençlere tavsiyem şunlardır:

Gerek edebiyat ve şiir sanatında, gerekse bilimsel çalışmalarda öncelikle gençlerimizin kaynak araştırmalarına yönelmesi gerekir. Geçmişte o konularda neler yapılmış, hangi sonuçlara ulaşılmış, kimler neler söylemiş, neler üretilmiş vb. bunların mutlaka bilinmesi çok önemlidir. Gençler mutlaka bir konuyu araştırmadan önce tüm kaynakları öncelikle okumalıdır, notlarını almalıdır. Edebiyatla ilgili bir inceleme ve araştırma yapacaksa, önceki literatürü öğrenmesi gerekir. Kısaca söyleyebilirim ki genç alimler ve genç sanatçılar çok okumalı, geçmişte yapılanları bilmelidir.

- Folklor araştırmalarınız bir çok ülkede yayımlandı. Bu yayınların folklor ve edebiyat için hangi yolların açılmasına tesiri oldu?

- Evet, Sayın Tural Bey! Benim ve benim gibi halk bilim araştırmacılarının ortaya koyduğu çalışmalar bir çok ülkede yayımlandı. Çok şaşırtıcı bir husus şudur ki; bizlerin yayımları ile o ülkelerin halk bilim araştırmalarının sonuçlarının benzerlikleridir. Halkların kültürel ve geleneksel ürünlerinin kısmen veya tamamen benzerlikleri, araştırmacıların ve bilim insanlarının araştırmalarının hedefini başka ülkelerin halk kültürlerinin araştırılmasına  yönlendirdi. Sadece aynı milletlerin halklarının değil, başka milletlerin halklarının kültürlerinin birbirine benzemesi halk kültürüne ilgiyi artırdı. Şu anda tüm dünyada halk bilimciler; hem kendi mensup olduğu kültürü, hem de uzak kültürleri incelemeye araştırmaya başlamışlardır. Dünyada halk kültürünün, halklar arasında yakınlaşmaya ve dünya barışına büyük katkılar sağlayacağına bizler inanıyoruz.

- Avrupa, Kuzey Afrika ülkelerinin büyük bir bölümünü, komşu Arap ülkeleri ve Arabistanı, Asya ülkelerini, Çin'i ve Türk Cumhuriyetlerini ziyaret etmişsiniz. Bu ziyaretleriniz işiniz kurulmasında hangi yönde iyi olmuşdu?

- Ben, Kırgız destanı Manas'la ilgili çalışmalara 1982 yılından bu yana aralıksız devam ediyorum. Türkiye'de bulunan Folklor Araştırmaları Kurumu içinde faaliyet gösteren Manas Araştırma Merkezinin başkanlığını yaptım. Dünyada Manas'la ilgili ama Türk literatürüne yansıyan çalışmaları, ilk yıllarda hepsini derledik, toparladık. Ama biliyorduk ki bu çalışmalar Almanya'da, Kırgızistan'da, Rusya'da, Azerbaycan'da, Çin'de, Doğu Türkistan'da ve başka ülkelerde de yapılıyordu. Bu çalışmaları da bilmemiz ve kendi çalışmalarımızla bütünleştirmemiz gerekiyordu. Çok şükür, ülkeler arasında araştırmalar ve geliş-gidişler çoğalınca örneğini verdiğim Manas konusunda yapılan çalışmalar da bütünleşti. Bu, kültürün ve edebiyatın her konusunda olumlu sonuçlar verdi.

Ülkeler arasındaki kültürel ziyaretler; ekonomi, sağlık, tarım, ticaret, inşaat, turizm, eğitim gibi sektörler arasındaki gelişmeleri de artırdı. Dolayısıyla barışa ve refaha da katkısı oldu. Ama biz edebiyatçılar ve halk bilimciler kültürel, sanatsal ve edebi yönden çok yararlandık.

- Bir milletin dili, medeniyyeti ve yazısı ne kadar önemliyse folkloru da bir o kadar önemli. Türk devletlerinin folklor araştırmaları bugün hangi seviyyede özünü göstermekdedi?

- Bundan 30-40 yıl önce, Avrupa ülkelerinde, Rusya'da veya Çin'de ve uzak doğu ülkelerinde yayımlanan bir kitaba erişmemiz, o kitabı edinebilmemiz için neredeyse aylar ve yıllar geçiyordu. Bugün Azerbaycan'da, Çin'de, Kazakistan'da veya Japonya'da Türk folkloru ile ilgili yayımlanan bir yazıyı veya kitabı anında temin edebiliyoruz. Bugün Türk devletlerinin folklor araştırmalarından hemen haberimiz oluyor ve kısa sürede bu araştırmalara ulaşabiliyoruz.

- Sizin görmek istediyiniz noktalar nelerdi bu konuda?

- Benim folklorda görmek istediğim husus şudur: Türk folkloruyla ilgili ülkeler ortak araştırmalar ve yayınlar yapmalıdırlar. Böyle bir çalışma Dede Korkut konusunda yapıldı. Azerbaycan ve Türkiye bir Dede Korkut Ansiklopedisi hazırlayarak, yayımladı. Mesel?; geçen 2021 yılı Nizami Gencev?'nin anma yılıydı. Azerbaycan önemli çalışmalar yaptı. AMEA, Nizam?'nin Hamsesinin kitaplarını yayımladı. Bilimsel toplantılar yapıldı. Benzer çalışmalar Türkiye'de de gerçekleştirildi. Oysaki Türk ve Azerbaycan tarafından bu çalışmalar ilgili kurumların ortak emekleriyle daha iyi ve yaygınlaştırarak yapılabilirdi. İçinde bulunduğumuz 2022 yılı Mirze Elekber Sabir'in doğumunun 160. yılıdır. Onunla ilgili gerek Azerbaycan'da ve gerekse Türkiye'de yapılan çalışmalar, bütünleştirilebilir.

Benim bu konuda, Türk dünyası bilim insanlarının bazı çalışmaları, birlikte ve ortak olarak yapmalarını görmek en büyük arzumdur.

- Tanıtım açısından ne gibi engellerle karşılaşıyoruk? Bilim, adetler, medeniyyetlerin tanıtılması konusunda.

- Tanıtım açısından herhangi bir engelleme söz konusu olmuyor. Ancak birbirinden habersiz yapılan çalışmalar, tanıtımın doğrudan ve hedefe yönelik yapılmasını aksatıyor. Mesel?; Köroğlu, Türk dünyasının ortak bir kültürel değeridir. Türkiye bilim insanları ve araştırmacıları ayrı bir çalışma, Azerbaycan'da ayrı, Türkmenistan'da ayrı, Gürcistan'da ayrı, hatta Kırgızistan'da ve Kazakistan'da da ayrı çalışmalar yapılıyor. Öyle dağınık ve birbirleriyle zıd ve çelişik sonuçlar ortaya çıkıyor ki hangi araştırma daha gerçekçidir tespitini yapmak dahi güçleşiyor. O sebeble Köroğlu'nun dünyaya tanıtımı da aksıyor. Hemen dünya insanları size soruyor: "Hangi Köroğlu?". Bu sadece Köroğlu için değil, Nasrettin Hoca (Molla Nasrettin) için de böyledir: "Hangi Nasrettin?"

O halde yapılacak şey şudur: Türk dünyası bilim insanları, araştırmacıları ve bilim kurumları ön yargılardan sıyrılarak gerçekte birleşmeli ve bazı konularda mutlaka birlikte çalışmalıdırlar.

- Azerbaycan'da gerçekleşen buluşmalarınız sizde hangi tesuratlar bıraktı?

- Azerbaycan'a her gelişimde gerçekleştirdiğim buluşmalar bende şaşkınlık yaratıyor. Ekonomideki, sosyal hayattaki olumlu gelişmeleri zaten gözle görebiliyoruz. Ama sanatta, kültürde, bilimde, edebiyattaki çok sevindirici gelişmeler bizleri etkiliyor. Türk olmanın, kardeş olmanın övüncünü ve gururunu yaşıyoruz.

- Karabağ Savaşında elde edilen zaferle ilgili düşünceleriniz...

- 2021 Karabağ Savaşında, Azerbaycan'ın kahraman evlatları 44 günde destan yazdılar. Ve 30 yıl süren Ermeni işgali bitti. O güzel topraklar azad oldu. Bu uğurda, bu savaş sırasında şehit olan kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Bütün gazilerimize de minnet ve şükran borçluyuz. Hal? yaraları sağalmayan gazilerimizin de sağlıklarına kavuşmalarını gönülden temenni ediyoruz. Karabağ bir Azerbaycan diyarıdır ve Türk kimliğine kavuşarak, sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacaktır. Sadece Karabağ merkez değil; Kelbecer, Laçin, Kubadlı, Zengilan, Cebrayıl, Fuzuli, Ağdam rayonları da Ermeni çetelerinden kendisini kurtardı. Bu ezeli Türk yurdu sahibine kavuştu.

- Sayın Hayrettin İvgin Hocam! Eklemek istediğiniz veya söylemek istediğiniz başka bilgiler ve notlar var mı?

- Sayın Tural Bey! Size ve Edebiyat gazetesine bu sohbet için çok teşekkür ederim. Edebiyat gazetesi, Azerbaycan edebiyatına, sanatına ve kültürüne büyük bir hizmette bulunuyor. Böyle bir gazetenin benim ülkemde Türkiye'de de olmasını isterdim. Edebiyat gazetesi yalnızca Azerbaycan kültürüne, edebiyatına, sanatına değil, Türk ve dünya kültürüne de hizmet ediyor. Ben sizlere ve gazete çalışanlarının hepsine başarılar ve can sağlığı diliyorum, tüm okuyuculara da saygılarımı sunuyorum.

 

Söhbətləşdi: Tural CƏFƏRLİ


© Müəllif hüquqları qorunur! Mətndən istifadə etdikdə istinad mütləqdir!